Öğrencilik dönemlerimden yani evlenmeden yıllar önce evlilik üzerine çokça okuma yaptığım yakın çevremin malumu. Hatta bu okumaların -o zaman için- henüz çok erken olduğu şeklinde iyi niyetli? tavsiyeleri de tebessümle hatırlarım. Zamanında bana bu hatırlatmaları yapanların şimdi evlilik arifelerinde benden tavsiyeler istemesi sadece evli olmamla alakalı olamaz sanırım 🙂 Elbette aile ve iletişim üzerine yıllar öncesine dayanan ilgim ve merakım vesilesiyle biriktirdiklerime istinaden geliyorum akıllarına. Ben de boş çevirmiyorum kimseyi, gücümün yettiği kadar 👍
Üzerine aktif olarak saatler hatta haftalar, pasif olarak ise bir ömür harcanması gereken temel tavsiyelerimi ve cevaplarımı sıralıyorum önce. Tabi bunlar bir kaç cümle ile ifade edilebilecek cinsten değil. Genellikle karşılıklı diyaloglarla daha güzel anlaşıldığını düşünüyorum:
Doğru insanı nasıl bulabilirim?
Doğru insanı bulmaktan ziyade doğru insan olmak önemli. Bulmak için ortaya koyulacak gayretler elbette önemli ama olmak için yapılacak çalışmalar daha anlamlı ve kıymetli.
Doğru iletişimi kurmak ise en önemlisi. Çoğunlukla insanlar ortalama düzeyde iyidirler ve ortalama erdemlere sahiptirler. Eğer güzel bir iletişim kurulabilirse pek çok insan doğru insan haline geliverir.
Nasıl biriyle evlenmeliyim?
Kendini tanımakla başlayabilirsin. Kitaplar ya da psikologlar yardımıyla bu süreci yürütebilirsin.
Kendine eş değil de müstakbel çocuğuna anne/baba aramaya başladığında otomatik olarak daha doğru ortam ve adaylara yöneleceksin.
Evlenince mutlu olur muyum?
Evlilik elbette insanın maddi ve manevi varlığı için temel bir ihtiyaç. Mutluluğuna katkısı olacaktır.
Bugün mutluysan evlenince de kuvvetle muhtemel mutlu olursun. Bugün değilsen bu daha zor.
Mutluluk çevresel şartlara bağlı gibi görünse de bu bir yanılgı. Şartlar hiç bir zaman insanı tatmin edebilecek mahiyette değil çünkü. Mevcut şartlarında mutlu olmayı öğrendiğinde evlenince mutlu olma ihtimalin de oldukça yükselecek.
Bütün tavsiyelerim soyut değil elbette. Bir kitap listem bir kaç da iletişime dair önerim oluyor:
- Hepsinden önce
- Gerçek Özgürlük, Doğan Cüceloğlu
- Var mısın?, Doğan Cüceloğlu
- Başlangıç
- Aile Terapisi, Selahattin Yaylamaz
- Beş Sevgi Dili, Gary Chapman
- Kadın Psikolojisi, Nevzat Tarhan
- Kadınlığın Keşfi, Ayşe Duman
- Bilinçli Aile Olmak, Nevzat Tarhan
- Nikahtan önce mutlaka
- Mutlu Evlilik Okulu, Sema Maraşlı,
- Evlilik ve Cinsel Hayat, Asım Uysal
Eşine her zaman güzel hitap et. Yani asla salt olarak ismiyle hitap etme. Bu kendi aranızda canım, cicim, hayatım vb. şeklinde olabileceği gibi üçüncü kişilerin yanında ya da birbirinizden üçüncü bir kişiye bahsederken Ayşe Hanım ve Ali bey gibi de olabilir.
Bu içinden geldiği kültüre bağlı olarak kimileri için oldukça zor olsa da aile içinde oldukça saygılı bir iletişim dili oluşturduğu için uzun vadede pek çok problemin önünü alıyor.
Eşinle her zaman rica ya da benzer kiplerle konuş. Asla -istisnalar olabilir- emir kipinde konuşma. Yap, et, gel, git yerine yapar mısın, eder misin, gelelim, gidelim şeklinde sarf et kelimeleri. Böylesi daha yumuşak ve kalbe dokunur. Diğerlerinin nefse dokunma ihtimali yüksek.
Genellikle son ve en çok kıymet verdiğim tavsiyem ise:
Eşinden sana bir kötülük dokunduğunda bunda eşinden başka onun nefsinin ve şeytanın payının hatta senin de payının olduğunu hatırla ve ona kızıp öfkelenmek yerine merhametle mukabele et. Öfkeni eşine değil nefsine ve şeytana yönelt. Eşine ise bu konuda yardım et. Hem onu ve onun hiç bir his ve duygusunu yargılama, yadırgama, görmezden gelme. İnsan hislerinden değil iradesinden mesuldür. His ve duygularını yadırganma korkusu yaşamadan seninle paylaşmasını sağla, o hissi gör ve varlığını kabul et. Böyle yaparsan o kötü hisler söner, yoksa nefsinin ve şeytanın da yardımıyla olumsuz davranışlara dönüşür.
Selametle.