Bu aralar okumalarımı kadın, aile, evlilik, çocuk, eğitim, iletişim ve özellikle psikoloji alanlarına odaklamış durumdayım. Saydığım konular her ne kadar birbirinden ayrı gibi anlaşılabilse de birbiri içinde ve biri birisiz olmayan konular. Herhangi biri üzerine yaptığım bir okumada diğerleri açısından da yeni kazanımlar sağladığımı fark ediyorum.
Son okuduğum kitabın:
- Adı: Gerçek Özgürlük
- Yazarı: Doğan Cüceloğlu
- Yayınevi: Remzi Kitabevi
- Baskısı: 3. Baskı, Mart 2015, İstanbul, 327 s.
Üniversite öğrencisi Timur ve emekli psikoloji profesörü Yakup Beyin karşılaşmasıyla başlayan süreç kız arkadaşı! tarafından reddedilen Timur’un psikolojik yaralarının tedavisini netice veren sohbetler silsilesinden oluşuyor.
Burada Yakup Beyin yazarın kendisi ve Timur’un da yazarın gençik yılları olduğunu söyleyebilirim. Zira bunun böyle olduğunu bir TV programında yazarın kendisinden işitmiştim.
İkili arasında geçen sohbetlerin en büyük özelliği sürekli düşünmeye ve sorgulamaya sevk ediyor olması. Bunu yaparken iç (enfüsi) alemde boğulmadan, gerekli noktalarda dış alemden (afaki: sosyal çevre, toplum ve devletler) de bahsederek bütüncül bir yaklaşımı takip ediyor olması kitabı gerçekçi ve hayata dokunur kılıyor.
Filmin sonunu söylemek gibi olacak belki ama, son sayfayı da bitirip kapağı kapattığımda bana kazandırdığı farkındalığın devamını sağlayacak kavramlar vardı notlarımın arasında:
- Kültür robotu ve şahsiyet
- İnsan düşüncelerinde, davranışlarında ve ilişkilerinde o güne kadar öğrenmiş olduğu kalıplar doğrultusunda hareket etmeye odaklıdır. Yaşadığı süreç boyunca ailesi, arkadaş çevresi, komşuları ve iş ortamı gibi tesiri altında olduğu pek çok kültürel unsurdan edindiği hayat tarzı düşünce ve davranışlarında oldukça etkilidir. Bu edinimleri farkında olmaksızın kendi hayatında uygulamaya devam eder.
- Doğru ve yanlışlığı tartışmalı olan, insanı kültürünü taklit ederek yaşayan bir robot haline getiren bu edinimler bir çok varoluşsal psikolojik yaraların da sebebidir aslında.
- Bu edinimlerin farkına varmak, akıl ve bilim terazisiyle tartıp sorgulamak ve yerlerine yeni edinimler/kazanımlar koymak ise kişiliğinin şuurunda olan, bilinçli yaşayan ve varoluşsal bunalımların uzağında hayatın anlamını bulan bir şahsiyetin işidir.
- Can ve yüz
- İnsan psikolojisinin iç ve dış alemlerin etkisi altında olmasından hareketle, iç alemini yansıtan can ve dış alemini yansıtan yüz kavramları arasında dengeli bir ilişki olmalıdır.
Hikaye boyunca yukarıda söz ettiğim kavramlar başta olmak üzere bir dizi kavramın etrafında dönen olaylar ve hatıraların ördüğü bir sohbet ağıyla birlikte olacaksınız. Ve bu hayatın anlamına dair farkındalığınıza yeni kazanımlar ekleyecek.
Doğan Beyin diğer kitaplarından ve TV programlarından öğrendiklerimle birlikte şu kavramları da zikretmek istiyorum:
- Ben bilinci
- Tam bir bencillik içinde yalnızca kişisel menfaatine odaklı düşünce tarzı.
- Sen bilinci
- Tam bir zillet içinde yalnızca diğer tarafın menfaatine odaklı düşünce tarzı.
- Biz bilinci
- Can ve yüz arasında dengeli bir ilişki, kazan-kazan politikasına uygun bir tavır ve birlikteliği esas alan bir düşünce tarzı.
- Korku kültürü
- Güçlünün haklı olduğu, korku ile süregelen sosyal ilişkiler.
- Sevgi kültürü
- Haklının güçlü olduğu, sevgi ile süregelen sosyal ilişkiler.
Her şey çok güzel ama bir şeyler eksik. Bunu fark edeceğinizi ümit ediyorum. Eksik olan şey için özelden iletişime geçebileceğimiz gibi gelecek yazılarımı da takip edebilirsiniz 😉